Timurkaynak Hukuk ©2022
Tüm hakları saklıdır.

(212) 854 2700

Bilgi almak için hemen bizi arayın

Borç Sorgula

Online Ödeme

Whatsapp Hattı

Menu

İİK 277 VD. TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINNA GENEL BAKIŞ VE DAVACI SIFATI

A-) DAVANIN HUKUKİ DAYANAĞI

2004 Sayılı İcra İflas Kanunu 277.ve devamı maddeleri düzenlemelerinde yapılan düzenlemelerde, borçlunun alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik veya iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil eden tasarruflarının, madde metnindeki şartların da varlığı durumunda Alacaklı tarafından Tasarrufun İptali Davası ikame edilmesi ile Alacaklının alacağını tahsil etme imkânı sağlanmaktadır.

Kanun koyucunun temel amacı, borçlunun aleyhine ikame edilen olası cebri icra takiplerini semeresiz bırakma gayesiyle veya iyin niyet kurallarına aykırılık teşkil eden tasarrufları sebebiyle, Alacaklının alacak hakkının ihlal edilmesinin önüne geçmektir.

Kanun koyucu, borçlunun İptal Davasına konu olabilecek tasarrufları maddeler halinde sıralamakta olup, ayrıca İptal Davası açabilmenin şartlarını açıkça belirtmiştir.

İİK 277 vd maddelerince düzenlenen Tasarrufun İptali Davaları, kendine özgü (sui generis) özelliğe haiz olup, ayrıca “Nispi” nitelikteki davalardır.  İptal Davasının nispi özelliğe sahip olması sebebiyle, dava neticesi “sadece davayı açan alacaklı bakımından” sonuç doğurmaktadır.

Ayrıca belirtilmesi gereken bir diğer önemli husus ise, İİK 277 vd. Maddelerince Tasarrufun İptali Davalarında davanın konusu “İptale tabii Tasarruf İşlemi” olup, taşınmazın aynına veya dava konusunun aynına ilişkin bir dava değildir. Aynı şekilde, Tasarrufun İptali Davalarının konusu taşınmazın aynına ilişkin olmadığından, “kesinleşmeden icra edilebilmektedir”.

Yine belirtmek gerekir ki, İptal Davasının neticesinde, “Tapu Tashihine Mahal Olmaksızın” karar verilmekte olup, mülkiyet değişikliği bulunmamaktadır.

B-) İPTAL DAVASINDA DAVAYI AÇABİLECEK KİŞİLER / DAVACI SIFATI

İcra İflas Kanunu 277.Maddesinde bu davayı açabilecek şahıslar düzenlenmiş olup madde metnini belirtmek gerekirse;

277.MADDE : İptâl davası ve davacılar

“İptâl davasından maksat 278, 279 ve 280 nci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:

1- Elinde muvakkat yahut kat’i aciz vesikası bulunan her alacaklı.

2- İflâs idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.” Şeklinde düzenlenmiş olup, İptal Davasının kimler tarafından açılabileceği “tahdidi” olarak sayılmıştır.

Burada belirtilen kişilerin dışındakilerin dava açma hakkı yoktur. Bu blogumuzda “genel haciz yoluyla yapılan takip” kaynaklı iptal davalarında Davacı sıfatına değinilecektir. Buna göre ;

  • Genel Haciz Yoluyla yapılan takipte iptal davasını madde metninde belirtildiği gibi İİK 143,105/1 gereği elinde “kesin veya kat’i aciz vesikası bulunanlar ile geçici aciz vesikası (İİK 105/2) bulunan alacaklılar iptal davasını açabilmektedir.

İptal Davası, icra takibine bağlı davalardan olduğundan, alacaklının aynı borçluya ait birden fazla icra takibi olması durumunda, alacaklı tarafından her bir icra takibi için ayrı ayrı aciz vesikası alması gerekmektedir. Kaldı ki İptal Davaları koşulları, her icra takibi bakımından ayrı ayrı değerlendirilerek sonuca gidilmektedir.

Hemen belirtmemiz gerekir ki, yukarıda belirttiğimiz aciz vesikası (geçici veya kat’i), davanın özel şartı olarak sayılmışsa da, Yüksek Mahkemece “yargılamanın her aşamasında hatta istinaf/temyiz aşamasında dahi” sunulabileceği kabul edilerek yerleşik içtihat oluşturmuştur.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, ve Hukuk Genel Kurulu– «dava açarken veya daha sonra yargılama/temyiz aşamasında» aciz vesikası ibraz edilmemesi halinde, «davanın görülemeyeceğini» kabul etmiştir [Bknz: 17. HD. 08.05.2019 T. 6144/5718; 23.06.2016 T. 18039/7665; 21.03.2013 T. 12347/3975; 14.03.2013 T. 5988/3307; 14.03.2013 T. 5569/3301; 26.06.2012 T. 1921/8024; 19.01.2012 T. 1829/269; 18.04.2012 T. 12788/4874; 25.03.2013 T. 5561/4060; 04.04.2011 T. 7124/3028; 27.01.2011 T. 5310/430; 20.01.2011 T. 7202/215; 30.09.2010 T. 3414/7574; 01.07.2010 T. 5069/6229 vb. kararlar kaynak www.e-uyar.com)

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Aciz Vesikası davanın “özel şartı” niteliğine haiz olup, Alacaklı tarafından dava dilekçesinde sunulmamış olması durumunda ise borçlunun aciz hali mahkemece araştırılmalıdır.

Peki bu denli önemli olan aciz vesikasının davaya katkısı nedir ?

İcra İflas Kanunu 278-279 maddelerinde özel iptal sebepleri ve iptale tabii tasarruflar belirtilmiş olup, işbu kanun maddelerinin uygulanabilirliğini ise iptale tabi tasarrufun  aciz vesikasının alınmasından önceki bir ve iki yıllık sürelerde gerçekleşmiş olmasına tabii tutmuştur. Yani, borçlunun iptale tabi tasarrufu, aciz vesikasından geriye dönük bir veya iki yıllık süreler içerisinde gerçekleştirmesi durumunda İİK 278-279.Maddelerin uygulanabilirliği oluşmaktadır. Bu husus, “Misli Fark (278/2-3), Mutad Ödeme Vasıtası (279)” gibi ilkelerin uygulanması açısından elzemdir.

İİK 277 vd. İptal Davalarının diğer önemli koşulları ise ;

  • Borcun Doğumunun Tasarruf Tarihinden Önce Olması
  • Kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması
  • Gerçek bir alacağın varlığı

Oluşturmakta olup, ayrıca İptale Tabii Tasarrufun İyiniyet  kurallarına aykırılık veya mal kaçırma kastını içermesi gerekmektedir.

Bu blogumuzda İİK 277 ve devamı maddelerince düzenlenen İptal Davalarına “genel” bakış olarak değerlendirme ve İptal Davalarında “Davacı” sıfatının şartlarına değinilmiş olup, İptal Davalarının özel koşulları, İptal Davalarında İhtiyati Haciz Düzenlemeleri, Hak Düşürücü süreler ile nakden tazmin konularına elimi<den geldiğince diğer bloglarımızda detaylıca değinmeye çalışacağız.

Yazar Av. Emre ARACI